Erdoğan Diktatörlüğü ve Eleştiri Özgürlüğü

Photo by Brian Wangenheim on Unsplash

Türkiye’yi 20 yıldan fazla bir süredir fiilen, son 4 senedir ise yasal olarak “tek adam” sistemiyle yöneten Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem Türkiye, hem de dünya siyasi tarihine geçen bir rekoru elinde bulunduruyor: Erdoğan görev süresi boyunca 200 binden fazla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından “kendisine hakaret ettikleri” gerekçesiyle şikayetçi oldu, bunların yaklaşık 38 bin tanesi mahkumiyetle sonuçlandı.

Siyasal İslamcı Diktatör, Türkiye ceza kanunlarında özel bir madde olarak bulunan “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunu en çok dava konusu yapan devlet başkanı. Kendisinden önceki isimlerden yine kendisi gibi sağ görüşlü oldukları bilinen Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Abdullah Gül ile Türkiye’deki 1980 darbesini gerçekleştirerek Anayasa’yı, parlamentoyu ve siyasi partileri fesheden, binlerce sol görüşlü insana cezaevlerinde işkence ettirip, onlarcasını idam ettiren General Kenan Evren’in vatandaşlara karşı açtıkları hakaret davalarının toplamı 1500 iken, Diktatör Erdoğan, bu satırların yazarı da dahil olmak üzere 200 binden fazla kişiye “kendisine hakaret ettikleri” gerekçesiyle dava açtı. (https://m.bianet.org/bianet/insan-haklari/249374-erdogan-38-581-cumhurbaskanina-hakaret-davasi-acti)

Erdoğan, görev süresi boyunca, Türk Ceza Kanunu’nda kendisine özel imtiyazlı bir madde olarak bulunan “Cumhurbaşkanı’na Hakaret” suçu gerekçesiyle 200 binden fazla Türkiye vatandaşından şikayetçi olurken, bunların bunların yaklaşık 50 bin tanesi için dava açıldı. Yani Diktatör’ün şikayet ettiği her 4 kişiden bir tanesi kendisini mahkemede buldu. Bu kişilerin yaklaşık 33 bin tanesi çeşitli para cezalarına çarptırılırken, 5 binden fazlası ise hapse mahkum edildi. (https://t24.com.tr/yazarlar/fusun-sarp-nebil/cumhurbaskani-erdogan-deprem-bolgesindeki-hakaret-davalarini-geri-cekti-mi,39064) Daha vahimi ise mahkum olan kişilerin 128 tanesi 18 yaşından küçük, bunların da 28 tanesi 12–14 yaşında. Sadece 2020 yılında Erdoğan tarafından dava açılanların 290 tanesi çocuk. (https://m.bianet.org/bianet/siyaset/247487-290-cocuga-cumhurbaskanina-hakaretten-dava-acildi)

Erdoğan, kendisini eleştirenlere adeta bir silah olarak kullandığı kişiye özel kanunu bazen de “siyasi rüşvet” amaçlı olarak esnetebiliyor. Örneğin, 2018 yılındaki Devlet Başkanlığı seçimlerinden önce Erdoğan “kendisine hakaret eden herkesi affettiğini ve davaları düşürdüğünü” ilan etti. (https://www.dw.com/tr/erdo%C4%9Fan-hakaret-davalar%C4%B1n%C4%B1-geri-%C3%A7ekiyorum/a-19438478) Benzer bir durum, geçtiğimiz ay yaşanan ve Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’su ile Suriye Kürdistanı’nı etkileyen deprem felaketlerinden sonra da meydana geldi. Depremin özellikle ilk 3 gününde devlet kurumlarının felaket bölgelerine müdahale etmekteki yetersizliği ve onbinlerce insanın enkaz altında soğuktan donarak ölmeye terk edilmeleri büyük bir toplumsal öfkeye yol açmış, Erdoğan ve hükümeti sosyal medyadan yoğun eleştirilerin hedefi olmuştu. Hatta Erdoğan rejimi, çareyi Twitter’ı ülkede geçici olarak erişime engellemekte ve 400’e yakın muhalif gazete ve sosyal medya hesabı ile Reddit benzeri bir forum olan ve özellikle Z kuşağı tarafından çok fazla kullanılan EkşiSözlük isimli siteyi tamamen kapatmakta bulmuştu. Bu protestolar esnasında Erdoğan’ı sert dille eleştirenler arasında deprem kurbanları da vardı. Depremde evlerini, işyerlerini, ailelerini kaybetmiş vatandaşların sosyal medya üzerindeki isyan ve sitem dolu sözleri, önce kendileri hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası açılmasına neden oldu, daha sonra ise Diktatör Erdoğan, sanki çok büyük bir lütuf sergileyerek bu insanlara bir iyilik yapmış gibi “deprem bölgesindeki vatandaşlara açılan davaları geri çektiğini ve düşürdüğünü” ilan etti.

Öte yandan Erdoğan, yabancı basına ve dünya kamuoyuna karşı Türkiye’de böyle bir baskı ve diktatörlük rejimi olduğunu şiddetle yalanlamaya ve pembe bir tablo çizmeye çalıştı. Örneğin Diktatör Erdoğan 2021 yılında New York’u ziyaret etti ve CBS kanalında gazeteci Margaret Brennan’la bir röportaja konuk oldu. “Face the Nation” isimli TV şovu için yapılan söyleşide Erdoğan’ın, insan haklarıyla ilgili sorulara yanıtları ve kendisine hakaret gerekçesiyle 200 bin dava açılmasına ilişkin “Siz bunlara inanıyorsunuz yani” demesi Brennan’ı şaşırttı. Brennan bunun üzerine, Gazetecileri Koruma Komitesi’ni kaynak göstererek Türkiye’nin Çin’den sonra cezaevinde en çok gazeteci bulunan ülke olduğunu, İran ve Suudi Arabistan’dan çok gazetecinin cezaevinde tutulduğunu belirtti. Erdoğan ise bu noktada Brennan’ın sözünü keserek, “Bunların hiçbirini ben kabul etmiyorum.” dedi. ABD’li gazeteci bu noktada Erdoğan’a hakaret davalarını hatırlatarak, “İnsan hakları avukatları, sadece size hakaret etmekten dolayı 200 bin vatandaşın soruşturulduğunu söylüyor” dedi. Erdoğan ise “Ben sizin o uluslararası dediğiniz kurumlara güvenmiyorum” diyerek ‘böyle davalar olmadığını’ söyledi. (https://www.gazeteduvar.com.tr/kibris-zirvesi-oncesi-baspiskopos-tartisma-yaratti-kibrisli-turkler-ayni-haklara-sahip-olamaz-haber-1536484)

Öte yandan Diktatör Erdoğan’ın kendisine yönelik eleştirileri kişiye özel kanun ile susturmaya çalışması ve muhaliflerini bu yolla hapse attırması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da defalarca haksız bulundu. Türkiye yasalarına göre, iç hukuk yolları tükendiğinde, yani bir davada ceza alındığı en üst mahkeme tarafından kesinleştiğinde, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımak mümkün. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu başvurular sonucunda Türkiye Devleti’ni defalarca ifade ve eleştiri özgürlüğünü ihlal etmekten haksız bularak mağdurlara tazminat ödemeye mahkum ederken, Mahkeme en son kararında “kişiye özel, sadece bir siyasetçiyi korumaya yönelik bir yasa olamaz” diyerek Türkiye Devleti’nden ilgili yasayı iptal etmesini istedi. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-58969857)

Öte yandan Türkiye’de Erdoğan’ı eleştirenler hapis cezalarına çarptırılırken, Avrupa’da ise Erdoğan’ın tarafı olduğu bir ifade ve eleştiri özgürlüğü davası, Diktatör’ün yüzüne tokat gibi çarptı. Almanya Federal Meclisi Başkan Yardımcısı ve Hür Demokrat Parti (FDP) Milletvekili Wolfgang Kubicki, partisinin Aşağı Saksonya Eyaleti’nde bulunan Hildesheim kentinde düzenlenen bir seçim etkinliğinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için “lağım faresi” ifadesini kullandı. (https://www.politico.eu/article/turkey-summon-germany-ambassador-parliament-vice-president-erdogan-sewer-rat-bundestag-wolfgang-kubicki/) Kubicki, Deutsche Welle (DW)’ye yaptığı açıklamada “Ben Sayın Erdoğan’ı, Aşağı Sakonya Eyaleti’ndeki bir seçim etkinliğinde ufak bir bölüme değinirken ‘lağım faresi’ olarak niteledim. Lağım faresi küçük, sevimli, ama aynı zamanda akıllı ve kurnaz bir varlıktır. Bu nedenle de pek çok çocuk hikayesinde ana kahraman olarak da görülür. ‘Kanal faresi Kalle’ ve ‘Ratatouille’ kitaplarında mesela” dedi. (https://www.dw.com/tr/alman-siyaset%C3%A7i-kubickiden-erdo%C4%9Fana-hakaret/a-63253642)

Erdoğan, Kubicki hakkında da şikayetçi olmaktan geri kalmadı. Ancak yaptığı suç duyurusu, ilgili savcılık tarafından reddedildi. Hildesheim’daki savcılık, soruşturma için bir neden görmediğini açıkladı. Savcılık kararla ilgili yazısında, “yeterli emareler bulunmaması nedeniyle, yargılamaya gerek görülmemiş, soruşturma bu doğrultuda durdurulmuştur” ifadelerini kullandı. Savcının ifade özgürlüğü hakkının Erdoğan’ın “kişisel onur hakkından” daha ağır bastığını belirttiği, “Her ne kadar lağım faresi kelimesi keskin ve çok abartılı bir eleştiri olsa da, mülteci meselesine gerçek bir atıfta bulunmuştur” görüşünü savunduğu da aktarıldı. (https://www.ozgurpolitika.com/haberi-lagim-faresi-meselesi-171312)

Son not: Bu satırların yazarı olan bendeniz de, kişisel Facebook hesabımdan Diktatör Erdoğan’a hakaret ettiğim gerekçesiyle Türkiye’de 2 yıl hapis cezasına mahkum edildim ve şu an sürgünde yaşamaktayım. (https://www.duvarenglish.com/turkish-journalist-kaan-goktas-sentenced-to-prison-for-insulting-erdogan-over-300-year-old-poem-news-59422)

--

--